1 Ekim 2010 Cuma

DEJA-VU

BÖLÜM 4   
   Mert birden sıçradı.Aradan bir kaç saniye geçmesini bekledi.Kendine geldiği an yalnız olmadığını fark etti.Mutfaktan sesler geliyordu.Bir dakika olmamıştı.Ama o anki derin soluk alış verişi yok olmuştu.Biraz daha iyiydi.Bu sefer kalbinin yerinden çıkarcasına attığını fark etti.Onu tutan dokuları kesebilse kalbinin bir kaç metre mesafeye bir anda sıçrayacağından emindi.Elini sol göğsüne koydu.Kalbi gerçekten çok kötü atıyordu.Kalp atışlarını dinledi.Uyandıktan sonra kendine geleli baya olmuştu.Mert mutfaktaki her kimse ondan habersizdi anlaşılan.
   Kendisine "Kaçabilir miyim?" sorusunu iki kere sordu.İlk sorusunda cevabı düşündü.Merdivenlere gidene kadar mutfaktaki her kimse onu fark ederdi.Bundan adı gibi emindi.Derhal ikinci soruyu sordu ama cevabı kısa ve netti."Saçmalama!..." Kendine sitem etmişti.Bu cevapla kendinde birazda cesaret bulan Mert Doğruldu.Bu sefer her şey netti.Mutfaktan gelen koku içini cezbetmişti.Taze kahve kokusu.Mert ben kahve sevmem ve kahve bulundurmam bu ne öyleyse diye içinden geçirdi.Sonra mutfakta ki kişinin sadece bir kişi olabileceğini anladı.Dün akşamki.Emsalsiz konuşmasını aklına getirdi.Bu Serap'tan başkası olamazdı.O an gözleri sol koluna saat kadranına baktı.Bugün uykuyu fazla kaçırmıştı.Ama bunu düşünmesinden daha önemli bir şey vardı şu anda mutfağında adının Serap olduğunu söyleyen kişi yada bir başka kişi vardı.Mutfağın kapısına baktı.Her şey yolundaydı anlaşılan.Kilidi kıran bir hırsız değil.Sonra "Salak zaten eve gelen hırsız.Bana kahve yapacaktı!..."Bunu çok hızlı ve net söylemişti.Mutfağın kapısından içeri bakmadan önce kendi yansımasını gördü.Tam karşıda balkona açılan camdan ona bakan kendisi.İğrenç görünüyordu.Bu vaziyette bir başkası onu görse ondan ilk fırsatta bir kaç metre uzaklaşırdı.Bundan emin olan Mert o anda irkildi.
-Uykun kadar yaşamında mı bir kaplumbağanın hayat felsefesi gibi senin!...
   Mert sapıtmıştı.Ne diyordu.Şimdi kafası tamamen allak bullak olan Mert.Sustu.
-Diyorum ki.Maşallahın var uyku üzerine.Ama bir maşallahı hak edende paytaklığın.
   Mert yine sustu.Ne diyordu bu.Hiç bir anlam veremiyordu.
-Anlamıyorsun sanırım.Uyandıktan sonra yataktan kalkman bir saatini aldı.
   Mert içinden sadece "oha" demişti.Ne diyebilirdi ki!...ve o sırada...
-Biraz dikkatli ol ayıp karşında bayan var.Düşüncelerine dikkat et.
   Mert için artık bütün parçalar oturmuştu.Tek başına olmadığının tek kanıtıydı.Kendine geliyordu aslında mutfağa gelene kadar kendinde olduğunu.O konuşmaya başlayana kadar bütün davranışlarının olağan olduğunu fark etti.O sırada tam ağzını açacaktı ki....
-Ben Serap.Dün akşam konuşmuştuk ya.Geldim işte.Ve gördün.Tek değilsin.
-Evet.Anlaşılan tek ben değilmişim.Peki neden geldin?
-Tamam.Anlatmakla başlayalım.
   Mert tam "Tamam anlat bakalım."diyecekti ki...Serap birden."Defter!" dedi.
   Mert önce durdu ve yine afalladı.Bu sefer kısa sürmüştü.Serap ona bakıyordu.Bir cevap bekliyordu."Bu soru olmayan tepkiye bir cevap."Sonra kalktı ve yatak odasına gitti.Bu sefer gözüne bir şey çarptı.Kapıya doğru baktığında kapının aralık olduğunu gördü yada öyle sandı."Neydi bu şimdi?"Kalbi yine yerinden çıkacakmış gibi çarpmaya başlamıştı.Boş verdi.Hızını kesmeden kendini yatak odasında buldu.Yatak odasına girer girmez yere attı kendini kafası yere çarptı ama ne acı duydu nede bir sızı.Şu anda onla da uğraşamazdı.Elini yatağının köşesine attı.Ama defter orada değildi.Defter yoktu ve niye.Dün akşam buraya koymuştu.Mert aldığı o hızla önce kapıya koştu gördüğünde açık olan kapıdan artık emindi.Hemen kapıyı kapattı ve kendini mutfakta buldu.Masaya koyulmuş iki fincan kahve.Sanki onu çağırıyordu.Ama Mert sadece defteri düşünüyordu.Bu sefer Mert sordu."Defter nerde?"sesi ince çıkmıştı.
   Aslında cevap vermesini bekliyordu.Serap şaşırmıştı.Mert'in düşüncelerine yolculuğa çıktı.Evet onu yanıltan bir şey yoktu.Defterin yerini Mert uyandığında biliyordu.Ama oraya gidip baktırmıştı.Mert bilmiyordu anlaşılan.Ve o sırada deftere yoğunlaşıp bir şey kaçırdığını anladı.
-Kapıya doğru neden gittin?
-Çünkü açıktı.
-Tabi normal ben açık bırakmıştım.
-Ama açık değildi.Ben seni görmeden önce açık değildi.Neler oluyor burda? ve Sen gerçekte kimsin? Beni sorguluyorsun.
   O an neler olduğunu anlayamadı Mert'in gözleri yuvalarından çıkacakmış gibi açıldı.Yerine saplanıp durdu.Ağzından çıkan son sözcükleri unutmuştu.Ve şimdi neler olacak gerçekten bilmiyordu.Birden bir deja-vu "Tamam." dedi."Şimdi öldüm." Bunu tamamlamıştı.1 barınak gibi bir yerdeydi.Kahve kokusu gelir gibiydi.Hafif anlaşılan hala ölmemişti.Deja-vu'daydı.Ama her an ölebilirdi.Bunu bilerek bir deja-vu yaşamak ölüm gibiydi.Bir ses duydu.Ardından ışık.Hafif bir ışık ama ses için onu söyleyemezdik.Biri yaklaşıyordu.Ses giderek daha da arttı.Işıkla doğru orantılıydı.Buna sevindi.Ve birden ses kısılmaya başladı.Sanırım bu her kimse arkasını dönmüş gidiyordu."Dur" diyebildi Mert sadece.Kendine bir soluk çekti.Biraz daha kahve kokusu.İyi gelmişti sanki.Ağzında kahvenin tadını duydu.Ve
-Sen kimsin?
-Aynı soruları sormaktan bıkmadın mı? Beni kurtar deseydin keşke.
-Tamam ama sen kimsin.Kime güvenebilirim bilmiyorum.Ve ben birazdan ölmek üzere olduğumu biliyorum.Şimdi burda neler oluyor kim açıklayacak?
-Şimdi Mert.Ben Salih.Seni kurtarmaya geldim.Önce defterini kurtarmalıydım.Anlamalısın ki.Önce seni alsaydık.Defteri bulurlardı.Böylesi daha iyi oldu şimdi sana küçük bir püf noktası verecem.Bu gücünü kullanmak istiyormusun?
   Mert tamam dedi.İlkti sorusuna güzel cevaplar.Bu Salih kimse? İyi bir insan olmalıydı.Yüzünü göremiyordu.Ama ona bir fırsat vermişti.Ve ona bir cevap.Bir silah doğrultmamıştı.Ağzını açtı.Güvenecekti.
-Tamam.Ne istiyorsan yaparım.Yeter ki şurdan kurtar beni.
-Ben kurtarmana yardım ediyorum.Seni kurtarmak isterdim ama bu imkansız sadece sen kendini kurtarabilirsin.Şimdi deja-vu'n senin söyleminle bu deja-vu'n biter bitmez.Kendini yere at ve düşünme.Sadece gözlerini kapa ve karanlık bir oda düşün.Hemen sonra kendini başka yerde düşün.Umarım anlamışsındır.Her şey açık değil mi?
-Tamam ama ne olacak?
-Dene ve gör.Neler olacak!...
   Mert içinden neler saçmaladı bu diye düşündü ve şimdi aklına dediği her kelimeyi sıraya sokarak getirdi.Önce yere düş.Düşünme.Karanlık bir oda düşün.Sonra başka yer.Bu sadece tek yer olurdu.Tamam dedi.Ve o sırada Mert ışık hüzmesini gördü.Gözlerini almıştı ve kapattı.Açtığında tekrar odadaydı.Tamam dedi.
-Ne tamam.Söyleyecekmisin?
   Mert sadece "İZLE VE GÖR!..." dedi.O sırada Serap'ın eli tetiğe gitti.Mert kendini yere atmıştı.Gözlerini kapamış ve düşünmemiş.Sonra bir karanlık oda daha sonra düşüneceği tek yer hepsini 3-4 saniyede kurguladı.Kulaklarında çınlama tam üç el ateş sesi.Sadece 3-4 saniye içinde gözünü açtığında gerçekten şaşkındı.Yaşıyordu ve ordaydı!...

 4.BÖLÜM SONU 
  Yazan:Hakan Karaelma

Hiç yorum yok: